Gelişen ülkelerin görev ve vizyonları gereği, oluşturulan stratejilerde kentsel dönüşüm dahilinde; fiziki ömrünü tamamlamış yapılar, doğal afetler sonucu harap olmuş ya da doğal afetlerle duyarlı yerleşimler ile kentin içinde kalmış kent dokusunu bozan sanayi v.b alanların transferi gündeme gelmektedir. Kentsel dönüşüm uygulamaları, sosyo-ekonomik ve fiziksel anlamda detaylı olarak irdelenmesi ve sorgulanması gereken projelerdir. Ülkemizde kentsel dönüşüm, ekonomik, fiziksel ve sosyal bir gerekliliktir. Bu projelerde, fiziksel mekânın dönüştürülmesinin yanında, yaşayan canlı dokunun sosyal ve kültürel değerleri de dikkate alınmalıdır. Kentlerin sorunlarına tek yöntemli çözüm yerine; kentlerin yerleşim ve imar özelliklerine göre sürdürülebilir yaşam koşullarına uygun çözümler üretilmelidir. Aksi takdirde projeler, gecekondu ve kaçak yapılaşma bölgelerindeki sorunlara çözüm üretemediği gibi, yeni sorunlar da doğuracaktır.

Kentsel Dönüşümü de kapsayan kentsel gelişmenin doğal kaynakları tahrip eden bir biçimde ilerlediği izlenmektedir. Tüm iller için hazırlanması gereken 1/25.000 ölçekli arazi yönetimi ve kullanımı amaçlı envanter çalışmaları kapsamında yürütülecek kentsel dönüşüm projeleri ile  ‘kentsel yaşam standartlarının ve depreme karşı güvenliğin arttırılması’ ve doğal kaynaklara zarar veren gelişmelerin engellenmesi yoluyla ‘ekolojik denge’nin korunması da amaçlamalıdır.

Kentsel dönüşüm projeleri, sadece parsel ve bölge ölçeğinde çözüm üretmemeli, kentin tamamı düşünülerek makro ölçekte bütüncül olarak ele alınmalıdır. 1/ 25.000 ölçekte hazırlanacak olan Kentsel Dönüşüm Master Planlarına göre kentsel dönüşüm alanları ilan edilmeli ve bu planlara uygun olarak “daha büyük ölçeklerde dönüşüm imar uygulama planları” hazırlamalı, etaplar halinde kentsel dönüşüm projelerinin uygulanmasına başlanmalıdır. Bunu yerine getirebilmek ve dönüşüm sürecini doğru yönetebilmek amacıyla ya yeni bir kentsel dönüşüm yasa ve yönetmeliği çıkarılmalı ya da mevcut imar yasası ve buna bağlı yönetmelikler yeniden düzenlenmelidir.